Hamilelik döneminde bebeğin cinsiyetinin belli olması ile birlikte renk ayrımına başlanılır.
👦 Bebek erkek ise mavinin,
👧 Kız ise pembenin çeşitli tonlarında hazırlıklar gerçekleşir.
Toplum olarak cinsiyet ile renk arasında ilişki kurulur. Erkek çocuğun pembe, kız çocuğun ise mavi giymesi sakıncalıdır düşüncesi baskındır. Böyle bir durumda ebeveynin zihninde olumsuz algılar oluşmaya başlar. Ancak bilinmelidir ki, cinsiyet ve renkler arasında herhangi bir ilişki kurmaya gerek yoktur.
Her çocuk istediği rengi rahatlıkla seçebilmeli ve çocuğun seçtiği renk üzerinde olumsuz düşüncelere yer verilmemelidir.
Toplumda, renkler konusunda verilen tepkinin bir benzerini oyuncak seçimi hakkında da görebiliyoruz.
Bebek ile oynayan bir erkek çocuk gördüğümüzde yada arabalar ile oynayan bir kız çocuğu gördüğümüzde ebeveynlerin kaygı düzeylerinin arttığını ve zihinlerinde bu durum ile bağlantılı bir çok olumsuz düşüncelerin oluştuğunu gözlemleyebilmekteyiz. Oysa bilinmelidir ki, oyuncağın cinsiyeti olmaz. Çocuklar istediği, merak ettiği her oyuncak ile oynabilmekte özgürdürler.
Oyuncaklar aynı zamanda çocukların gelişimine katkı sağlamaktadır. Örneğin, bebekler ile oynayan bir erkek çocuğunun ileride iyi bir abi, iyi bir baba olabileceği ya da sık sık mutfak malzemeleriyle oynamayı tercih eden erkek çocuğun ileride başarılı bir aşçı olabileceği düşünülebileceği gibi arabalar ile oynamayı tercih eden bir kız çocuğunun da ileride araba kullanmayı öncelikli olarak tercih edebileceği düşünülebilmektedir. Burada önemli olan bizlerin süreci nasıl adlandırdığı ve bu sürecin bizlerde oluşturduğu algıdır.
Çocuk için oyuncak, sadece oyunun bir parçasıdır. Oyununu oynarken, oyuncağı ona yalnızca eşlik eder.
Oyuncak seçimi sırasında oyuncağın, çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun olması ve gelişimine olumlu katkı sağlayacak olması son derece önemlidir.
Yaş ve gelişim sürecine uygun seçilen oyuncaklar, çocuklarda özgüven ve sosyal ilişkileri olumlu yönde desteklemektedir.